Geçen gün açıklanan CERN bulguları (ışıktan hızlı parçacıkların var olma olasılığı) onbeş yıl önce yazdığım aşağıdaki yazımı hatırlattı bana:
Uçsuz bucaksız uzay boşluğunda – Boşluk ya da her neyse – sabit bir hızla yol aldığınızı varsayalım. Fizik bunun durmakla aynı şey olduğunu söyler. Gerek uzayda gerek zamanda sonsuza dek bu şekilde yol alabilirsiniz. Sınırlama olmayışının çağrıştırdığı sonsuz kavramını insan aklı kolay kolay algılayamaz.
Şimdi hızlandığınızı düşünelim. Hızınızın arttığını hissedebilirsiniz. Hızlandınız, hızlandınız, hızlandınız ve bir yerde artık hızlanamadığınızı fark ettiniz. Aşamadığınız o hız, ışığın hızıdır.
Zaman ve uzayda hiç bir sınır koymayan, hatta sonsuz gibi yeterince algılayamayacağımız bir kavramla bizi baş başa bırakan doğanın tek sınır olarak hızlanmayı koyması düşündürücü. Madde bu referansla tanımlanabiliyor ya da ancak bu şekilde kendi evrenimize hapsedilmekteyiz şeklinde düşünceler geçiyor insanın aklından.
…ve de, bugünkü fizik ne söylerse söylesin, günün birinde bu sınırlamanın da aşılma olasılığının olduğu şeklinde düşünceler…