Duygularımızı açığa vurmak mıdır içtenlik, düşüncelerimizi mi?
Duygularımızın ve düşüncelerimizin çakışmadığı durumlarda nasıl ‘içten’ kalabiliriz?
Sakin dönemlerde belki önemli değil ama gergin dönemlerde yabana atılır bir soru değil.
Tartışmalar tırmandıkça hayata farklı yerlerden bakan insanların bir olay karşısındaki duyguları ile o olaya nesnel bakışları arasındaki fark git gide açılıyor.
Duygularıyla nesnel değerlendirmeleri arasındaki fark açıldıkça huzursuz yazıp (konuşup) huzursuz okunuyorlar (dinleniyorlar).
Fikir kutusuna bu konuda attığım (gerçekleşme olasılığı görmediğim) not şöyle:
Analiz yapmadan önce, tüm içtenlikleri ile önce duygularını söylesinler. Örneğin ‘Niye yalan söyleyeyim bu olay karşısında büyük bir mutluluk duydum’ gibi…
Sonra da analizlerini yapsınlar: ‘Ancak nesnel bir analizle böyle davranmaları şu şu nedenlerle yanlış oldu’ gibi…
Hatta televizyon programlarında sunucular ‘Önce duygularınızı alayım, sonra görüşünüzü” deseler
Esprili biçimde bitireyim. İki sevgili arasındaki bir kavgadan sonra aşağıdaki gibi bir ‘içten’ konuşmaya ne dersiniz:
- “Önce duygularımı söyleyeyim, seni şu anda bir kaşık suda boğmak istiyorum Şimdi de düşüncemi söylüyorum: Ben de öyle davranmamalıydım, iki gün sonra zaten unutacağız, o nedenle bugünden birbirimizi hoşgörmeye çalışmak en doğrusu olur.”
Konuyu sulandırmış oldum ama düşünmenizi isterim: Nedir aslında ‘içtenlik’ ?!!!
Nedir aslında “içtenlik”?
“..Bizim gibilerin, “normal” insanların dünyasında çok fazla rahatsız edilmeden ve sipsivri göze batmadan yaşayabilmesi için, normallerin hergün oynadığı “mış gibi” oyununu çok iyi kavraması bir zorunluluktur.
Mutluymuş gibi yapmak, adilmiş gibi davranmak, dürüstmüş gibi konuşmak, seviyormuş gibi bakmak, içtenmiş gibi görünmek, habersizmiş gibi yadsımak, görmemiş gibi kaçmak, zevk alıyormuş gibi sevişmek, ilgileniyormuş gibi dinlemek, sorumluymuş gibi göstermek, gerçekmiş gibi duygulanmak, timsahmış gibi ağlamak ve bu gibi..
Mış gibi oyununu belki aptalca ve kendini bilmezce bir cesaretle reddedip, kendimiz olarak yaşama özgürlüğüne ulaşabilme arzusuyla..
İmza olmayan yorumları yayınlamamayı planlamıştım ama sonradan farklı bir imza ile de yorum yapılabileceği ve imzanın doğru olup olmadığını anlamanın mümkün olmadığını düşündüm. Bu nedenle içerikte bir sorun olmadıkça sembolik imzalı yorumları da yayınlayacağım. Gene de mümkünse açık imza ile yorum yapmalarını tüm dostlarımdan rica ediyorum.