Bir küçük balık yaşamını dünyanın en iyi insanını bulmaya adamıştı. Tanıdığı herkese danıştı ama kimse dünyadaki en iyi insanın kim olduğunu bilmiyordu.
Artık umudunu yitirmek üzereydi ki, rüyasında gördüğü ak sakallı bir dede ona aradığı kişinin bir balıkçı olduğunu söyledi. Nerede bulabileceğini de anlattı ve oltasını tarif etti.
Sevinçle uyandı küçük balık ve tarif edilen yere doğru yola çıktı. Günlerce kıyılarda o oltayı aradı ve sonunda buldu. Heyecanla oltanın ucundaki yeme atladı. Az sonra balıkçının sepetindeydi.
Gitgide daha hızlı solurken, bir yandan da balıkçıyı inceliyordu: “Gerçekten bu mu acaba dünyanın en iyi insanı?”
Balıkçının kısmeti yoktu o gün. Yakalaya yakalaya bir bizim küçük balığı yakalayabilmişti. Canı sıkkın evine doğru yürürken yolda aç bir kızla yardım isteyen annesine rastladı. Kısa bir tereddüt geçirdi, sonra dayanamadı, küçük balığı onlara verdi.
Küçük balığın solungaçları artık iyiden iyiye isyan etmeye başlamıştı. Bulanmaya başlayan bakışları ile kendini küçük kızın elinde görünce son bir gayretle gülümsedi: ‘Ulaştım sonunda ereğime, gerçekten dünyanın en iyi insanıymış o, artık eminim’