Biri

Gelecekteki Geçmiş

Viyana’nın sadece yayalara ait Kartner caddesinde eşimle birlikte yürürken birden ‘arp’in su akışına benzer sesiyle karşılaşmıştık. Viyana gibi müzikle iç içe bir kentte bile şaşırtıcı idi cadde üzerinde “arp” sesi…

Çok kısa boylu, saçı döküldüğü için taktığını hissettiğim fötr şapkası, şapkasının arkasından uzayıp omuzlarının üstüne gelen belki de boyalı siyah saçları, uzun tırnakları ve üzerinde eğreti duran meşin ceketi hemen göze çarpan ve yüz hatlarından Güney Amerikalı olduğu anlaşılan bir adamdı arp çalan. Acelemiz vardı ama müziğin güzelliğine dayanamadık ve arpçinin yanıbaşındaki büyük bir banka, müziğin çağrısına uyan diğer insanların yanına ilişerek dinlemeye başladık.

Bizim geldiğimiz yönün karşı tarafından yaşlı bir kadın geldi ve iki üç metre ileride ayakta durarak ‘arp’i dinlemeye başladı. Sınırlı bir geliri olduğunu düşündürten çok sade ve eski bir elbisesi, topuksuz ayakkabıları vardı. Yüzünün ifadesi hemen dikkatimi çekti; hem sevecenlik, hem dikkat, hem hüzün, hem mutluluk vardı bu yüzde ve ruhu bu karmakarışıklığa fazla dayanamadı, gözlerinden yaşlar süzüldü.

Yitirdiği neleri anımsamıştı kim bilir?  Bu denli ağır ve karışık bir duygu yüküyle onu ayakta mıhlayan neydi?

Bir süre sonra müziğe kısa bir ara geldiğinde kadının eski bir para çantası çıkardığını, para çantasından seçtiği bir banknotu, kaçlık olduğunun hiç kimse tarafından anlaşılmamasına özen göstererek yavaşça arp çalan adamın cebine koyduğunu gördük. Adamın önünde gelen geçenin attığı bozuk paralar birikmeye başlamıştı ama bu belki de sokak çalgıcılığı kariyerinde cebine konan ilk kağıt paraydı. Müzik tekrar başlamadan kadın adamın bir yanağına son derece hafif bir de öpücük kondurdu, sonra geldi yanımıza oturdu.

Bir süre sonra yeniden kalktı, gene çantasını açtı, bir iki madeni para buldu. Tam göremedim ama bulabildiği bir kaç şilinden fazla olmamalıydı; bu kez gitti, madeni paraları adamın önündeki çanağa bıraktı. Ondan sonra oturmadı, gözleri arp’e ve adama dikili ama aslında çok daha uzaklara bakarak ve yüzündeki karmakarışık duygu yükü zerre kadar azalmadan ayakta üç dört parça daha dinledi. Adam gene kısa bir ara verdiğinde yanaştı ve yanağına hafif, çok ama çok hafif bir öpücük daha kondurdu. Her iki öpücüğü de öylesine yumuşak ve bir anlıktı ki; üstelik başkaca hiç bir temas da yoktu, içim burkuldu.

Bu bir veda öpücüğüydü, arkasına bakmadan yavaş yavaş uzaklaştı.

Birden o kadında otuz yıl sonraki kendimi gördüğümü farkettim. Otuz yıl sonraki bir başka büyülü akşamda, Viyana’nın bir caddesinde harika arp çalan bir adama rastlamıştım ve şimdi yaşamakta olduğum büyülü Viyana akşamını mutluluk ve hüzünle anımsadığım için yüzüm o derece karmakarışık duygularla yüklüydü.



Gelecekteki Geçmiş: 3 Yorum

  1. vedat bankaoglu says:

    kemal bey,
    gercekten çok güzel yazmışşınız.Böyle olaylar maalesef avrupa şehirlerinde oluyor,bunun nedeni de klinikte ayak üstü konustuğumuz konular maalesef…
    ellerinize sağlık !

    • kemal says:

      Çok teşekkürler. Bu vesile ile kızımıza yaptığınız başarılı diş ameliyatı ve gösterdiğiniz dostluk için de sonsuz teşekkürler.

  2. YUCEL VARDAR says:

    NE GÜZEL ANLATMISSINIZ.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>

  • 'Ne Anladım Ben Bu Hayattan' en son
    05.03.2012
    tarihinde güncellenmiştir.
  • Gün gün yazılar

    Mayıs 2024
    Pts Sal Çar Per Cum Cts Paz
    « Mar    
     12345
    6789101112
    13141516171819
    20212223242526
    2728293031