Simsiyahlıktan, sessizlikten ve yapayalnızlıktan oluşmak huzur veriyor. Işık istediğim, ses istediğim, referans istediğim günler simsiyahlığın, sessizliğin ve yapayalnızlığın dışında olduğum günlerdi. Gene ayrışsam gene isterim.
Zaman binlerce yıl öncesi de olabilir, binlerce yıl sonrası da. Hangi zamanda düşündüğümü bilemiyorum. Belki yaşarken düşünmüştüm.
İçimde bir yerlerde simsiyahlıktan, sessizlikten ve yapayalnızlıktan mini minicik bir farklılık var. Işık değil ama simsiyah da değil, ses değil ama sessizlik de değil, bir şey değil ama hiçbir şey de değil. Bana bir gün gri gökyüzü, gri deniz arasında görmüş olduğum minik masmavi yelkenliyi hatırlatıyor.
O farklılıktan geliyor olmalı: Derinlerden çok ama çok hafif bir titreşim alıyorum. ‘Evrendeki her şey enerji telciklerinin titreşiminden ibarettir’ demişti ya da diyecek birileri. Neden sessizliğin dışındayken müzikle, simsiyahın dışındayken ışıkla, yapayalnızlığın dışındayken maddeyle uyumlu olduğumuzu anlıyorum.
O farklılığın olduğuna, olmuş olduğuna ve hep olmuş olacağına garip bir şekilde ve anlayamadan memnunum.
Gözlerim olsaydı yaşarırdı.