Bir bankacı arkadaşla kısa bir süre İsviçre üzerine konuştuk. Bu konuşmadan yola çıkarak birkaç yıl önce İsviçre’ye yaptığımız yolculuktan sonra tuttuğum özel notları sizlerle paylaşıyorum.
1) Zurich’te Hotel Arlette’de   kaldık. Bir hayli merkezi. Küçük bir otel, odaları da   küçük ama fiatı yeri nedeniyle nispeten makul.
2) Lugano’da Albergo Pestalozzi’de   kaldık. O da  çok merkezi  bir yerde, odalar da fena   değil. Lugano’ya gidenler gemi ile  güzel bir eski köy olan Marcote’ye    de gitsinler. Lugano çevresini hem güzelliği hem anılar nedeniyle çok seviyor da olsam gene de Como ile kıyaslandığında Como’nun görülecek daha fazla yeri olduğunu düşünüyorum.
3) Seyahatimizin ağırlığı Lucern çevresiydi.  Aşağıda kuvvetle önerdiğim Hotel Friedheim ise maalesef  ekim ikinci haftasından itibaren kapalı.   Ancak baharda gidilebilir, en güzel zamanı da o.  Lucern gölünün güzelliği (gölün ismi aslında çok daha uzun, galina dört şehrin gölü anlamına geliyor) Como ile boy   ölçüşür, sadece Como’daki yapılar daha eski, iyi korunmuş ve arada   çok güzel küçük saraylar, müzeler var. Buradaki köyler daha modern, bina   olarak da fazla görülecek bir yer yok. (benim görebildiğim kadarı ile tabii ki)
Bavullar ağırsa otomobil   kiralamak uygun olabilir, aksi takdirde – taşıtlar arasında bavul indirip   kaldırmayı göze alabiliyorsanız – önerim şöyle:
Zurich havaalanından Lucerne’e tren   50 dakika (Havaalanında istasyon var sanırım)
Lucerne’den gemi ile Weggis   (İskele Lucerne İstasyonuna 100 metre) -  40 dakika
Weggis’te indiğinizde minik Lido   Bus ile Friedheim oteli – İskele ile arası 10 metre ama otobüs her zaman   bulunmayabiliyor (Programında olmasa bile otel adı söyleyince götürüyor) ,   taksi de yok, önceden otelle anlaşıp aldırılmanızı istemekte fayda var. Biraz   yokuş yukarı olmakla birlikte yürünebilir ama bavullarla olmaz.
İsviçre’de tren- gemi bağlantısı   hemen hep olduğu için İstanbul’dan çıktıktan 5-6 saat içinde Otel   Friedheim’dasınız.
Hiç değilse bir akşam yemeğini   mutlaka bu otelde yeyin, sahibi çok usta bir ahçı.  Yemekler harika.
O gün o civarda yürüyün veya gemi   ile komşu köylere gidin. Önceliği   Küssnacht veya Brunnen’e verebilirsiniz.
Ertesi gün teleferikle Rigi Kalt   Bad’a çıkın.(1450 metre) Scheidegg’e doğru 40 dakika kadar yürüyün. Yol düz ve   çok rahat (Kavşakta hep en sağı, göl kenarını takip edin) Bir köprü ile   karşılaştığınızda Scheidegg’e 1 saat 15 dakika yazacak, gücünüz varsa oraya da   yürüyün ama tercihan köprünün altındaki bütün gölü gören manzaralı lokantada   (Unterstatten yazan veya benzer bir tabela var) birşeyler için ve geri dönün.
Rigi Kalt   Bad’dtan dağ treni ile en tepeye Rigi Kulm’a çıkın, tepede gezindikten sonra   gene dağ treniyle Witznau köyüne inin ve oradan gemi ile Weggis’e   dönün.
Bu gezi için mümkün olduğunca   güneşli ve bulutsuz bir günü seçin, biraz pahalı olan bu   dairesel seyahatin biletleri otelde satılıyor, ancak etap etap da   alabilirsiniz. Hepsini yapamıyorsanız en tepeye çıkmayın, yürüdükten sonra   trenle Rigi Kalt Bad’dan dönün.
Ertesi gün gemi ile Lucern’e   gidin, fondue yeyin ve gezin. Giderken veya dönerken veya bir başka günde   Küssnacht’a uğrayan bir gemi, tren ya da otobüse binin (Weggis’ten 10   dakika) ve iskelenin hemen arkasındaki otelde yemek yeyin ya da bir şey   için. Gün batımına da rastlatabilirsiniz.
Bundan sonraki günler size kalmış   
 
Weggis’teki Friedheim otelin   adresini aşağıda veriyorum: (Not: Manzarası sitesinde görüldüğü kadar açık   değil, çok daha geniş bir açısı var ama yer yer evler önüne   gelmiş.)
Söylemeye gerek yok, biz bu geziyi dört yıl önce yapmış olduğumuzdan bazı şeyler değişmiş olabilir. Ayrıca zevkler, renkler ve bütçeler farklıdır, lütfen bunu başımızdan geçen ve bizi mutlu eden bir tecrübenin aktarılışı olarak kabul edin.